Kökeni 1969 yılına kadar uzanan internetin icadı, aslında Amerika’nın askeri irtibatı daha etkin bir şekilde kullanabilmek için yeni bir haberleşme şekli çıkarması ile icat edildi. Haberleşme ağının daha aktif kullanılabilmesi için uğraşılırken ortaya tahmin edilen durumun daha ötesinde bir durum çıktı ve zamanla gelişen bu ağ sistemi şu anki internetin oluşması sürecine kadar zamanla gelişim gösterdi.
Şimdi aşama aşama nasıl bu duruma gelindiğini anlatmaya çalışalım:
1960’lı yılların başında RAND Comporation adlı kuruluş, olası bir nükleer saldırı olması halinde haberleşmenin, iletişimin etkin bir şekilde devam edebilmesi amacıyla farklı faaliyetler yürütmeye başladı. Bilgisayar ağı kurma durumu ilk kez bu aşama ile başlangıç gösterdi.
Daha çok fikir bazında başlayan bu işlemlerden sonra 1969 yılında ABD Savunma Bakanlığı bu projenin daha aktif bir şekilde hayata geçmesi için kolları sıvadı. Advanced Research Project Agency Network (ARPANET) ismiyle resmi olarak da ilk kez bilgisayar ağı kullanılmaya başlandı.
Bu ağ nükleer saldırı ihtimalinde kullanılmak amacıyla geliştiriliş olsa da, zamanla acil durumlarda hızlı iletişim amacı ile bilim adamlarının ve araştırmacıların da kullanılmasına izin verilen bir sistem haline dönüştü. Kurulan bilgisayar ağları ile hızlı şekilde iletişimin sağlanması, her geçen gün daha çok insana ulaşılmasına ve kullanılmasına neden oldu.
Sürekli ABD içerisinde gerçekleşen tüm bu gelişmelerden sonra ARPANET ağı ilk kez küresel anlamda da faaliyet göstermeye başladı. Biri İngiltere diğeri de Norveç’de olan 2 üniversite de bu ağ kapsamına alındı ve buralarla da iletişim sağlanmaya başladı. Bu adım internetin Dünya’ya açılmasındaki ilk adım oldu.
Gelişme Süreci Nasıl Oldu?
İnternetin artık bilim insanları ve askeri anlamda etkin olarak kullanılmasının ardından, üniversiteler ile de bağlantı oluşunca artık bu bağlantıların daha iyi yönetilebilmesi ve karmaşa olmaması adına İP dediğimiz kavram çıkmaya başladı. Biri MİL – NET diğeri ise ARPA – NET olan her iki sistemin de aktif olarak kullanılması internet protokolünün ve günümüzde de kullanılan İP sisteminin hayata girmesini zorunlu kıldı.
Her geçen gün daha da yaygınlaşan internet belirli bir zaman sonra işletmelerin de kendi içerisinde haberleşmelerini sağlamak amacıyla kullanılmaya başlandı. Kurumsal yapıların ve işletmelerin de bu alanda faaliyet göstermesi, sürecin çok daha hızlı ilerlemesini sağladı.
Günümüz bilgi teknolojilerinin halen daha en üst seviyede bilgi alış verişi yapabilmesine imkan tanıyan internet, daha çok uzun bir süre boyunca da bilgi teknolojilerinin en etkin alanı olacak gibi görünüyor.
Şimdi aşama aşama nasıl bu duruma gelindiğini anlatmaya çalışalım:
1960’lı yılların başında RAND Comporation adlı kuruluş, olası bir nükleer saldırı olması halinde haberleşmenin, iletişimin etkin bir şekilde devam edebilmesi amacıyla farklı faaliyetler yürütmeye başladı. Bilgisayar ağı kurma durumu ilk kez bu aşama ile başlangıç gösterdi.
Daha çok fikir bazında başlayan bu işlemlerden sonra 1969 yılında ABD Savunma Bakanlığı bu projenin daha aktif bir şekilde hayata geçmesi için kolları sıvadı. Advanced Research Project Agency Network (ARPANET) ismiyle resmi olarak da ilk kez bilgisayar ağı kullanılmaya başlandı.
Bu ağ nükleer saldırı ihtimalinde kullanılmak amacıyla geliştiriliş olsa da, zamanla acil durumlarda hızlı iletişim amacı ile bilim adamlarının ve araştırmacıların da kullanılmasına izin verilen bir sistem haline dönüştü. Kurulan bilgisayar ağları ile hızlı şekilde iletişimin sağlanması, her geçen gün daha çok insana ulaşılmasına ve kullanılmasına neden oldu.
Sürekli ABD içerisinde gerçekleşen tüm bu gelişmelerden sonra ARPANET ağı ilk kez küresel anlamda da faaliyet göstermeye başladı. Biri İngiltere diğeri de Norveç’de olan 2 üniversite de bu ağ kapsamına alındı ve buralarla da iletişim sağlanmaya başladı. Bu adım internetin Dünya’ya açılmasındaki ilk adım oldu.
Gelişme Süreci Nasıl Oldu?
İnternetin artık bilim insanları ve askeri anlamda etkin olarak kullanılmasının ardından, üniversiteler ile de bağlantı oluşunca artık bu bağlantıların daha iyi yönetilebilmesi ve karmaşa olmaması adına İP dediğimiz kavram çıkmaya başladı. Biri MİL – NET diğeri ise ARPA – NET olan her iki sistemin de aktif olarak kullanılması internet protokolünün ve günümüzde de kullanılan İP sisteminin hayata girmesini zorunlu kıldı.
Her geçen gün daha da yaygınlaşan internet belirli bir zaman sonra işletmelerin de kendi içerisinde haberleşmelerini sağlamak amacıyla kullanılmaya başlandı. Kurumsal yapıların ve işletmelerin de bu alanda faaliyet göstermesi, sürecin çok daha hızlı ilerlemesini sağladı.
Günümüz bilgi teknolojilerinin halen daha en üst seviyede bilgi alış verişi yapabilmesine imkan tanıyan internet, daha çok uzun bir süre boyunca da bilgi teknolojilerinin en etkin alanı olacak gibi görünüyor.
